İddianamedeki soru işaretleri: Sinan Ateş'in tetikçisini taşıyan çakarlı Audi kimin?

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi. İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı'yı İstanbul'a götüren Audi marka çakarlı aracın kime ait olduğu bilgisine yer verilmedi.

Reklam
Reklam

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 tutuklu şüpheli hakkında hazırlanan iddianameyi kabul etti. Duruşma tarihinin ilerleyen günlerde belli olması beklenirken, Sinan Ateş cinayetinin iddianamesiyle ilgili tartışmalar da sürüyor.

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bugünkü köşe yazısında Sinan Ateş cinayetinde iddianameye de giren çakarlı araca dikkat çekti ve “Sinan Ateş’in tetikçisini taşıyan çakarlı Audi kimin?” sorusunu gündeme getirdi.

Sinan Ateş’i öldüren Eray Özyağcı’nın ‘Audi marka siyah bir araçla’ İstanbul’a götürüldüğünü aktaran Saymaz, aracın kime ait olduğunun iddianamede yer almadığını belirtti. Saymaz, “Plaka belli, savcı biliyor” diyerek üç ihtimal üzerinde durdu.

‘MHP’YE YA DA ÜLKÜ OCAKLARI’NA TAHSİSLİ ARAÇ OLABİLİR’

Audi marka aracın Plaka Tanıma Sistemi üzerinden an be an takip edilişinin de girdiği iddianamede söz konusu aracın kime ait olduğunun yer almamasına dikkati çeken Saymaz, şunları sordu:

“Araç iki ülkücüye ait olmadığına göre kimindir? Aklıma şu ihtimaller geliyor:

1- Milletvekili dokunulmazlığına haiz bir araç olabilir. Çünkü Demirbaş’ın eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un da kaldığı evde gözaltına alındığı iddia ediliyor. Kılavuz’un adı iddianamede geçmiyor.

2- Bir kamu kurumuna ait olabilir. Tetikçi Özyağcı, suikast için İstanbul’dan Ankara’ya iki özel harekât polisinin eskortluğunda götürülmüştü.

3- MHP’ye ya da Ülkü Ocakları’na tahsisli araç olabilir.”

İSMİ VAR, SUÇU YOK

Öte yandan, Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Sinan Ateş cinayetiyle ilgili hazırlanan iddianamede ismi geçen Serdar Öktem ile ilgili dikkat çeken bir yazı yazdı.

Pehlivan, Öktem’in iddianamede “cinayete yardım” ile suçlandığını ve bundan dolayı 20 yıla kadar hapsi istendiğini belirtip, “Ne yapmış da bu suçu işlemiş, işte o yazmıyor” dedi.

Pehlivan, yazısına şöle devam etti:

“İddianameye göre; Serdar Öktem cinayet günü olan 30 Aralık 2022’de Bursa’dan Ankara’ya, oradan da Bolu’ya geçmiş. Yılın son günü de Bolu’daki bir otelden çıkmış, bir yayla yoluna sapmış, 26 dakika sonra da oradan dönmüş.

Peki, bu bilgiler ne anlama geliyor? Yok. Savcı hiçbir şey yazmıyor. Hiçbir açıklama getirmiyor.

O halde neden var bu bilgi?

“Cinayete yardım” gibi çok ağır bir suçlama yapıp buna delil olan eylemi neden yazmazsınız?

Yoksa?

Acaba MHP’li Serdar Öktem, cinayet günü Bolu’ya kiminle birlikte gitti? Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Ömer Şanlı ile birlikte olabilir mi? İkisinin aracının plakaları neydi?

Ve sahi Serdar Öktem Bolu’da kiminle görüştü? Cinayeti işleyen tetikçi Eray Özyağcı ile olabilir mi? Cinayet gecesi tetikçi de Bolu’da bir yaylada kaldı mı? O konaklamayı sahi kim organize etti?

‘YANITLARININ HEPSİ DAVA DOSYASINDA VAR’

Bakınız…

Bu sorular o kadar kritik ki…

Yanıtlarının hepsi aslında dava dosyasında var. Ancak savcı bunların hiçbirini iddianameye yazmıyor. Haliyle tutuklu sanık Serdar Öktem’in suçunun “sadece Bolu’ya gitmek” olduğunu sanıyoruz.

Halbuki…

Soruşturma dosyasına hâkim herkes biliyor ki Serdar Öktem cinayet anını organize eden İstanbul’daki ekiple, tetikçiyi kaçıran Ankara’daki ekip arasındaki kilit ve ortak isim.

Haliyle… Siz o kilidi koparırsanız, sanki birbirinden haberi olmayan ama aynı kişiyi öldürme suçunda rol alan insanlar yığınının günlüklerini “iddianame” diye önümüze koyarsınız. Tam da budur yargılamaya esas teşkil edecek 145 sayfa.

Demem o ki Serdar Öktem’in “suçsuzluğu” cinayetin örgütlü olmadığına kapı aralıyor.

Bakın, tetikçinin lideri Doğukan Çep’e para gönderen Ufuk Köktürk ile avukat Serdar Öktem’in arasındaki 22 ayrı telefon trafiğine girmiyorum bile. Cinayetten bir gün önce yapılan ama silinen WhatsApp yazışmasına da..

Ve çok daha çarpıcısı…

Savcı, Serdar Öktem’in “06 DB 7018” plakalı bir araçla Bolu’ya gittiğini yazıyor. Halbuki, o araç Öktem’e ait değil. Acaba o plakalı aracı şüphelilerden Ömer Şanlı kullanıyor olabilir mi? Eğer öyleyse, savcı neden bu “hatayı” yapar? Yoksa, Ankara Ülkü Ocakları başkanının ismi “geçmesin” diye bilinçli mi yapıldı?

Sorular çok, yanıtlar henüz yok. Lakin, tarih çok kez öğretti ki sakladığınızı sandığınız sır gözlerimize vuruyor.” Veryansıntv